Şirin tatil kasabası: Alaçatı
Biz İzmirliler, İzmir’de yaşayanlar gerçekten çok şanslıyız. Etrafımızda yarım saat ile bir saat arasında gidebileceğimiz pek çok harika beldelerimiz, ilçelerimiz var.
Karşıyaka tarafında oturanlar genellikle Foça, Aliağa ve daha ileriyi tercih ediyor. Özellikle Foça’da ikinci evleri bulunuyor. Merkez ve Göztepe tarafı ise Çeşme, Karaburun, Özdere, Urla, Güzelbahçe ve Seferihisar gibi birbirinden güzel yerleri tercih ediyor. Bu nedenle İzmirliyi yazın şehrin dışına çıkarmak biraz zor oluyor. Son yılların en gözde, şirin kasabası ise elbette ki, Alaçatı. Yakın geçmişe kadar pek çok kimsenin adını bile bilmediği Alaçatı’nın ünü nerdeyse tüm dünyaya yayıldı. Butik otelleri, Arnavut kaldırımlı daracık sokakları, özellikle İstanbullu işletmecileri, konsept tasarım atölyeleri, taş evleri, cumbalı mimarisi ve nefis begonvilleri ile tam bir Ege sahil kasabası.
İSTEYECEĞİNİZ HERŞEY
Rüzgar sörfü, nefis Ege mutfağı, canlı ve keyifli gece hayatı ile sabahlayacağınız en güzel mekanların bulunduğu ve daracık sokaklarının dışarıya taşmış halini bile görmek için gideceğiniz keyifli mi keyifli bir tatilin merkezi. Bu hafta içi Çeşme’de konaklayıp deniz, kum güneş yaptıktan sonra ver elini “Alaçatı” dedik. Misafir ağırlamanın başlıca adresi. İzmir’de ya da Çeşme’de olup da Alaçatı’ya gitmemek olmazdı.Bizde öyle yaptık. 30 sene öncesini bildiğim günlerden bugüne gelmiş bir dünya markası yere gittik. .
‘YÜRÜME KEYFİ’
Nereye bakacağınıza, nerede oturacağınıza bir türlü karar veremezsiniz. Çünkü her seçim bir vazgeçim olur. O renkli kırlentlerle nasıl da albenili cafeler, butikler. Hiçbir yerin kapısı kapalı değil. Her yerde ardına dayanmış durumda. Hafta içi olmasına rağmen dopdolu. Hissettiğiniz duygu şarkılarda, şiirlerde olan, keyifli bir yaz akşamı.
HACIMEMİŞ
Gittiğiniz yerlerde, sokaklarında ünlü isimlere rastlıyorsunuz ama hiç şaşırmıyorsunuz. Parmak arası terlik şort, toplanmış şaçlar ile herkes gibiler. Tüm kimlikler Alaçatı’nın dışına bırakılmış. Doğal olarak mutlu ve rahat insanlara dönüşüyor Alaçatı’nın Hacımemiş gibi o sevimli dar sokaklarındaki tüm insanlar. (Kemalpaşa Caddesi, Alaçatı Pazarı, Pazaryeri Camii ve Yel Değirmenleri gibi pek çok yeri) Ne bir gürültü, ne de malını satmaya çalışan bir esnaf.
Her şey akışında. Kendiliğinden oluşan yazısız kuralları doğal olarak yapılıyor. Yerlere ne çöp atılıyor, ne de yüksek sesle konuşuluyor. Mekanlardan gelen müzik sesleri ile dans ettiğinin farkında bile olamıyorsun. Çünkü sen artık Alaçatı’dasın. İçinden geldiği gibi yaşıyorsun zamanı..
KÖŞE KAHVE
Çok kıymetli misafirlerimiz ile harika bir akşamı daha Köşe Kahve ‘ Tomris Hanım’ın yerinde kahvelerimiz ile birlikte harika sularımızı içerek noktaladık. İçinde çilek, nane yaprağı, limon ve elma dilimi ile buz gibi harika bir su. Suyun da güzeli oluyor elbette. Su’dan öte olanı.. Sevgili Hınçal Uluç ağabeyim her geldiğinde mutlaka buraya geliriz. O kendine özgü tatları, kalitesi ve köşe konumu ile en güzel insan manzaralarını seyre dalabilirsiniz. Alaçatı’nın on beş yıllık bu simge mekanı, güleryüzlü çalışanları ve püfür püfür esen rüzgarı ile bize eşlik ediyordu. Alaçatı Port, Alaçatı Ot Festivali, Alaçatı Pazarı, Alaçatı lezzetleri, Alaçatı mekanları ve Alaçatı plajları ile tanışmadıysanız mutlaka sizleri de bekleriz.
NOWNESS HOTEL – ÇEŞME
Bu arada unutmadan Çeşme Ayasaranda’da konakladığımız NOWNESS HOTEL bir harikaydı. Her şey bu kadar mı güzel ve kaliteli olur. Bir başka yazımda daha geniş anlatırım.
Tabii ki Alaçatı’da da çok güzel otellerimiz var. Ama biz bu otelde konakladık bu kez. Çok tavsiye ederim.
Sizinde güzel, keyifli, mutlu dolu dolu bir tatiliniz olsun..
Bircan Tağıl / Biseta Turizm & Organizasyon